Siğil bir deri hastalığıdır, derinin herhangi bir yerinde görülebileceği gibi ağız, burun, vagina, anal kanal gibi mukoza ile örtülü bölgelerde de görülebilir. Hastalığa Human Papilloma virüs sebep olur. Bu virüsün 100 den fazla çeşidi tespit edilmiştir. Bulunduğu bölge ve hastalığa sebep olan virüsün tipine göre değişik görünümde ciltten kabarık pürtüklü lezyonlar yapabilir.
Anal bölge, vagina gibi mukozalarda karnabahar görünümünde büyük lezyonlara sebep olur ve anogenital siğil (Condiloma aquminata) adını alır. Derinin herhangi bir yerinde bildiğimiz klasik deriden kabarık siğilleri oluştururken el ayası ve ayak tabanında kabarık olmayan ortası yuvarlak pürtüklü bir alan içeren nasıra benzeyen lezyonlar yapar (plantar siğil).
Bunlar sıklıkla nasır ile karıştırılır. Hastalığa sebep olan virüsün 4-5 tipinin başta rahim ağzı kanseri olmak üzere anal kanal, ağız, boğaz ve burun kanserine sebep olduğu bilinmektedir. Hastalık kişiden kişiye temas yolu ile bulaşır. Nadiren bulaşmış kıyafet veya aparatlara temas etmekle bulaşabildiği bilinmektedir. Hastalıktan korunmak için bu tür temaslardan kaçınmak gerekir.
En sık kanser yapan 2 virüs tipi ile en sık condiloma aquminata yapan 2 virüs tipine karşı koruma sağlayan aşı geliştirilmiştir. Tüm tiplere karşı koruma sağlamasa da en riskli tiplere karşı büyük oranda koruma sağlamaktadır.
Siğil tedavisi
Hastalığa sebep olan virüs hücre içinde çoğalır ve buna direkt olarak etki edip ortadan kaldıracak bir ilaç bulunmamaktadır. Bu nedenle hastalığın tedavisi virüsün yaşadığı hücre ile birlikte tahrip edilerek ortadan kaldırılması ile mümkün olmaktadır. Tedavide temel prensip lezyonun tamamının tahrip edilmesi ve bir kalıntı bırakılmamasıdır. Aksi takdirde kalıntı doku hastalığın tekrarlamasına sebep olur.
İdeal bir tedavi için hastalıklı doku tamamen takrip edilirken sağlam doku tahrip edilmemeli ve gereksiz yere daha büyük bir yaraya sebep olunmamalıdır. Yara ne kadar büyük ve derin olursa iyileşme de o kadar uzun sürecek ve yerinde daha büyük bir iz kalacaktır. Sıklıkla 4-5 ayrı tedavi yöntemi uygulanmaktadır.
Radyofrekans ile siğil tedavisi;
Hastalıklı doku ses dalgası enerjisi ile kurutulur ve tahta gibi sertleşmesi sağlanır. Sağlıklı doku yumuşak kalır ve ikisi birbirinden kendiliğinden kısmen ayrışır. Bu sayede hastalıklı doku sınırdan tamamen alınabilir ve sağlıklı dokuya zarar verilmez. Nüks etme oranı düşük, yaraların iyileşme süresi daha kısa sürede olur, daha az iz kalır. Günümüzde kullanılan en uygun tedavi yöntemidir.
İlaçla tedavi;
Çeşitli asidik solüsyon, krem ve bantlarla lezyonun tahrip edilmesidir. Bazı uygulamaların doktor tarafından yapılması gerekir, bazılarını ise hasta kendisi uygular. Bu tedavide tahrip edilecek alanın sınırları ve derinliği tam kontrol edilemez ve başarı oranı düşüktür.
Kriyoterapi;
Siğil üzerine donduracak kadar soğutan solüsyonlar püskürtülerek siğil dondurulur ve çürümesi sağlanır. Dondurulacak aşanın sınırlarına hakim olmak zordur ve sıklıkla az veya gereksiz yere daha geniş alan dondurulur. Nüks oranı çok yüksektir.
Elektrokoter ile tedavi;
Elektrik enerjisi ile lezyonun yakılarak tahrip edilmesidir. Tedavi sonuçları ilaçlara göre daha başarılı olmakla birlikte sıklıkla lezyona göre daha geniş bir alan tahrip edilir. Yaralar daha büyük ve derin olunca geç iyileşir ve daha çok iz kalır. Daha az yanık yaparak tedavi edilmeye çalışılırken nüks etme oranı yükselmektedir.
Cerrahi tedavi;
Hastalıklı doku cerrahi olarak kesilip alınır. Sağlam doku ile sınırın belirlenmesi kanama nedeniyle oldukça zordur. Uygulanması diğer yöntemlere göre çok zahmetlidir. Bu nedenle son zamanlarda uygulanmamaktadır.