Kıl dönmesine ameliyatsız çözüm;
Pilonidal sinüs (kıl dönmesi) hastalığı için onlarca tedavi yöntemi tanımlanmış ve değişik zamanlarda uygulanmıştır. Bir hastalık için bu kadar çok tedavi yönteminin kullanılması değişik seviyelerdeki tüm kıl dönmesi vakaları için uygulanabilecek ideal bir tedavi yönteminin henüz bulunamadığını göstermektedir. Bu konuda araştırmalar devam etmekte olup yeni tedavi yöntemleri geliştirilmektedir.
Günümüzde kıl dönmesi hastalığı için en sık uygulanan tedavi yöntemi geleneksel cerrahi ile tedavidir. Bu tedavide temel amaç sinüsün tamamının içeriği ile birlikte cerrahi olarak kesilip çıkarılmasıdır. Ancak doku içindeki sinüs traktının büyüklüğü ve yeri tam olarak belirlenemediğinden, sinüsün tamamının çıkarıldığından emin olmak için sinüsle beraber gereksiz yere geniş bir sağlam doku parçası kesilip alınmaktadır. Burada sorun özellikle komplike sinüslerde alınan büyük doku parçasının sebep olduğu büyük yara boşluğunun nasıl kapatılacağıdır. Oluşan yara boşluğu ya açık bırakılır veya çevre dokudan kesilip serbestleştirilerek çevrilen bir doku parçası ile kapatılır (flap ameliyatları). Ancak bu ameliyat yöntemlerinde kalçada belirgin iz kalır ve deformasyonlar olur. İyileşme süresi çok uzundur (açık bırakma yönteminde 4-5 aya kadar uzayabilir). %15 lere varan nüks oranları ve ikinci ameliyatın daha da zorlaşması gibi sorunlar da ortaya çıkar. Bu nedenle alternatif yöntemler araştırılmaktadır. Bu yöntemler arasında son zamanlarda ameliyatsız yöntemlerin kullanılması gittikçe daha çok tercih edilmektedir. Kıl dönmesinde ameliyatsız tedavinin mantığı sinüs içeriğinin tamamen temizlenerek çeperinin kimyasal maddelerle tahrip edilip iyileşmesinin sağlanmasıdır. Son zamanlarda bu tedaviye lazer uygulaması eklenmiştir. Bu tedavi yöntemlerinin başarısı sinüs traktı ile birlikte çeperinin tamamen temizlenmesine bağlıdır. Bu konuda uygulanan başarılı tedavi yöntemlerinden biri de sinüsotomi ve bunun lazerle kombine edilerek uygulanması yöntemidir.
Pilonidal sinüs tedaviside SİNÜSOTOMİ ve LAZER ile tedavi yöntemi:
Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisinde fenol, gümüş nitrat, fibrin glue ve laser gibi yöntemler uygulanmaktadır. Hepsinin ortak özelliği kıl dönmesinin ince fistül deliğinden içeriğinin temizlenmesi ve içine kimyasal maddelerden birinin verilmesi yada laser ile yakılmasıdır. Avrupa da uygulanan Sinüsotomi tedavisinde ise sinüs duvarı cerrahi insizyonla açılarak içeriği granülasyon dokusu ve çeperi ile birlikte kazınarak temizlenir ve yara açık bırakılarak pansumanla iyileşmesi sağlanır.
Bizim uyguladığımız sinüsotomi yönteminde sinüs cerrahi olarak açılmaz, kapalı yöntemle temizlenir. Pilonidal sinüsün fistül delikleri lokal anestezi altında radyofrekans veya pouch biopsi ile 4-5 mm ye kadar genişletilir. Genişletilen deliklerden girilerek sinüs traktı içeriği, granulasyon dokusu ve sinüsün duvarı geliştirdiğimiz spiral tel fırçalarla temizlenip sonrasında küret ile kazınır. Antibiyotik, antiseptik ve gümüş nitrat gibi maddeler lokal olarak uygulanabilir. Bunların yerine laser de uygulanabilmektedir. Laser ile tedavi yönteminde yukarıda tarif edilen temizleme işleminden sonra sinüs içi lazele ablasyon uygulanarak işlemin daha başarılı olması sağlanmaktadır. Yara deliklerine dikiş atılmaz yara pansuman ile kapatılır. Müdahale süresi 10-15 dakikayı geçmez. Hasta aynı gün evine gönderilir, yatak istirahati gerekmez, sonrasında ciddi bir ağrısı olmaz. Yara sinüsün büyüklüğüne göre ortalama 10-15 günde kapanır. Hastalığın tekrarlamaması için enseden sırttan dökülen kılların yara deliklerinden içeri kaçmamasına özen gösterilmelidir. Bu nedenle yaralar iyileşinceye kadar kapalı pansuman tercih edilmelidir. Yara iyileştikten sonra neredeyse hiç iz kalmaz.
Nasıl Yapıldığını İzleyin
Hazırladığımız video’da bu yöntemin nasıl yapıldığını görebilirsiniz. Sadece 10 dakika gibi kısa bir sürede gerçekleşmektedir.
Sinüsotom ve lazer tedavisinin avantajları:
-Ameliyat olmak istemeyenler için başarı oranı yüksek çok iyi bir tedavi seçeneğidir.
-Cilt altından yapıldığı için neredeyse hiç iz ve deformasyon olmaz.
-İstirahat gerekmez.
-Tekrarlaması durumunda doku kaybı olmadığı için 2.inci hatta daha fazla girişim kolaylıkla yapılabilir.
-Narkoz ve ameliyat gibi riskler yoktur.